İstatistik Meraklısı Gençlik

Mert Işık

 

Basketbolda savunma ve takım oyununun önemi son zamanlarda göz ardı edilmeye başlandı. Uçan kaçan, atlet ve en önemlisi bireysel oynayan isimler o kadar çok haber değeri taşıyor ki diğer oyuncuların yaptığı işler konuşulmuyor bile. Westbrook yine triple double yaptı, Harden kariyerinin en iyi ofansif rakamlarına ulaştı, Booker 20 yaşında 70 attı.. Ee? Basketbol gerçekten bu sayılardan ibaret mi? Kobe 81 attı diye mi iyi oyuncuydu ya da Jordan kariyerini 30 sayı ortalamayla tamamladı diye mi gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu oldu?

 

 

Her şeyden önce medya daima birilerini ön plana çıkarmak ister. Biz seyirciler de bunlara balıklama atlarız. Çünkü biz özellikle genç yaşlarda kendimize idol aramak zorunda kalırız. Herkes mutlaka birilerinden etkilenir. Bu etkileşimle beraber şimdiki nesil aslında geçmişin izlerini taşır. Düşünüyorum da acaba şimdiki istatistik meraklısı gençler geçmişteki oyunu nasıl yorumladılar? Bu sayılar o kadar ön plana çıkarıldı da; ben de triple double ortalamalı sezon geçirmeliyim, ben de 100 atmalıyım, ben de 6 yüzük kazanmalıyım diye mi yetişiyor gençler? Basketbol acaba gerçekten bu mu?

 

O kadar bencil ve göz önünde olmaya bayılan nesiller yetişiyor ki, medyanın ve insanların başarı yakalamış oyunculara verdiği önemi gördükçe onlar gibi olmak istemelerine şaşırmamalı. Ama bu başarılar gerçekten sayılarla, asistlerle, ribauntlarla ya da yüzüklerle anlatılabilir mi? Meşhur The Flu Game maçında Jordan 20 saniye kala ikili sıkıştırma ile o topu kapmasa attığı 38 sayının ne önemi kalırdı ki? Baştan sona bütün maçı 1 vs 5 oynayan, 10 asist yapınca takım arkadaşlarının bir daha yüzüne bakmayan, savunmada daima saklanan sözde süperstarlar mı iyi oyuncu? Belirli bir sistemle ve oyuncu grubuyla bir yerlere geldiği halde başarıyı tek başına üstlenen hatta bir süre sonra onlara ve sisteme zarar vermeye başlayan isimler mi gerçekten ön planda tutulmalı? Jordan ya da geçmişteki iyi oyuncular böyle miydi? Egoistlik yıldız olmanın kanında var bunu biliyorum ama bu ego kendine ve çevrene zarar vermeye başlayınca çok itici oluyor.

 

 

Jordan; Rodman, Pippen ve Phil Jackson olmasa gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olabilir miydi? Kobe; Shaq, Gasol ve yine Phil Jackson olmasa Kobe olur muydu? LeBron şampiyonluk için Wade ve Bosh’a muhtaç olduğunu bilmiyor muydu? Şimdiki nesillerin anlamadığı şey ise onlar gibi istatistik yaparsam ben de o başarıları elde ederim kafasının yanlış olduğu. Basketbol bir takım oyunudur takımın en önemli oyuncusundan en az süre alan oyuncusuna, koçundan malzemecisine hepsi bir bütündür. Bir yapıdır. Basketbola gönül vermiş ve gerçekten bir şeyler başarmak isteyen gençlere, geçmişi daha iyi yorumlamalarını tavsiye ediyorum. Birçok yıldızın aslında yıldız gibi davranmadığını; arkadaşlarıyla sürekli iyi ilişkiler kurduğunu, onları tanımaya çalıştıklarını ve arada bir hiyerarşi yokmuş gibi davrandıklarını bilmemiz ya da hatırlamamız gerek. Bunlar aslında başarıyı getiren şeyler. Sürekli unutulan, görmezden gelinen ama değerini hiçbir zaman kaybetmeyecek şeyler.

 

 

Ne istatistik kağıdında yazan rakamlar ne kazandığınız yüzükler ne de kaldırdığınız kupalar sizin değil. Her bir hanesinde birçok insanın izleri var. Atılan sayı için çizilen sete, ribaund için birilerinin box out yapmasına, asist için pas verdiğiniz oyuncunun şutu sokmasına, blok ve top çalma için rakibi zor duruma düşürmeye ve aslında hepsi için takım arkadaşlarınıza ve koçunuza muhtaçsınız. Bunu asla unutmayın. Asıl önemli olan ise bu anlattıklarımı tek başınıza da yapabilirsiniz. Ama sonuçta size dair hatırlanan şeyler sadece rakamlar olacaktır. Çünkü kimse tek başına bir başarı yakalayamaz hem de böyle bir takım sporunda. Temel mesele bu. Sadece rakamlarla hatırlanmak mı yoksa başarıların parçası olmak mı, seçim size kalmış. Tarihte değeri bilinmeyen herkese selam olsun.

 

Bunlar da ilginizi çekebilir: