NBA’de herkesin bildiği ama yazılı olmayan bazı kanunlar var.Bunlardan bir tanesi de bir takımın birinci olamıyorsa, sonuncu olması gerektiğidir. Yeniden yapılanma süreci oldukça sancılı bir süreçtir. Yaptığınız her hamlenin kısa ve uzun vadede neler getireceğini kestirip takımınızı ona göre şekillendirmeniz beklenir. Üstüne üstlük, sadece doğru kararlar vermeniz yetmez, aynı zamanda şans faktörünü de taşımanız gerekir. Bu yazıda, taşları yanlış dizip yeniden kurdukları kadrolarının tavanı sınırlı olan takımları gözden geçireceğim.
TORONTO RAPTORS
Görünen köy kılavuz istemez, yıllardır kimler geldi kimler gitti ama değişmeyen tek bir şey var ki o da Toronto Raptors camiası başarısız ve artık her şeyi gözden geçirmek zorundalar. Takımlarını Lowry-DeRozan ikilisinin üstüne kurup başarı bekleyen Kanada ekibi aslında hiçbir zaman da çok umut vermedi. 2013-2014’te Nets’e, 2014-2015’te Wizards’a ilk turda elendikten sonra 2015-2016 sezonunda Konferans Finali yapsalar da geçtiğimiz yıl oldukça iyi sayılabilecek bir kadroya rağmen Cleveland Cavaliers’a 4-0 ile elendiler.
Bu sezon her ne kadar farklı bir oyunla şanslarını denemek isteseler de (daha fazla üçlük deneyip bu şekilde oynamak istiyorlar) yolun sonu yine aynı gibi. Buradaki sorunun asıl sebebi de bence kesinlikle takımın iskeleti olan iki oyuncu Kyle Lowry ve DeMar DeRozan’ın şampiyonluğa oynayacak bir takımda lider olacak kalibrede olmamaları. Ben basketbol izlediğim süre boyunca, Kyle Lowry ve DeRozan özellikle Lowry kadar playofflarda sinen bir oyuncu görmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Hazır oyuncular değerlerini kaybetmeden ki Lowry değer kaybetmeye başladı bile, takaslayıp karşılığında yeni takım kurmaya çalışırım.
MEMPHIS GRIZZLIES
Bu sezona Batı Konferansının en iyi iki takımını yenerek başlayan, herkesi şaşırtan Grizzlies şu an oldukça çalkantılı günler yaşıyor. 8 maçtır kaybediyorlar ve en son ligde oldukça beğenilen Frizdale’yi kovdular. Marc Gasol’ü, Brooklyn maçının son çeyreğinde oyuna hiç almaması aralarının fena şekilde açılmasına sebep olmuştu ve takım yönetimi kendisinin görevine son verdi, bundan sonra nasıl bir yol izleyecekler merak konusu.
Canıyla, kanıyla, yüreğiyle oynayan ve izlemekten keyif aldığım bir takımdı Grizzlies. Hatta 3-4 yıl önce Batı Konferansında final oynamışlıkları bile var ama hiçbir zaman kurdukları kadro yeterli olmadı. Savunma konusunda elit takım olarak gözüktüler yıllarca ama hücum yönlerini vasatın üstüne çıkaramadılar bir türlü. Kurdukları Conley, Gasol, Tony Allenlı kadroları harika rekabet etse de, 1 senelik Batı Finali haricinde pek başarılı sayılmazlar. Bu sezon Zach Randolph ve Tony Allen’ı kaybettiler, kaybetmeseler de bu oyuncuların yaşı kemale ermiş sayılırdı. Marc Gasol’ün de 32 yaşına girdiğini varsayarsak, değerini yitirmeden takaslayıp karşılığında önemli parçalar alabilirler. Grit and Grind yani “Dayanıklılık ve Çaba” basketbolunun son temsilcilerinden olan bu oyuncu grubu son sezonunu oynuyor olabilir.
Doğu Konferansında olsa bile Konferans finali göremeyecek bir kadronun kazanacağı hiçbir şey yok fakat kaybedemeyeceği kadar önemli zamanı var.
Cavaliers’ın, Brooklyn’den gelecek draft hakkına göz dikip, Marc Gasol&Tristian Thompson+1.tur hakkı takasını yapmaları gerektiğine inanıyorum.
UTAH JAZZ
Ligde koç ve oyuncu kadrosunu baz aldığımda en sevdiğim takımlardan bir tanesiydi Jazz. Yıllar süren yeniden yapılanmanın ardından kadrolarını Gordon Hayward ve Rudy Gobert’in üstüne kurmuşlardı. Fakat bu sezon başında Gordon Hayward’ın, Boston Celtics ile imzalaması ile birlikte, Utah Jazz en büyük kozunu kaybetti. Üstüne üstlük bu sezon Rudy Gobert’i de sakatlığa kurban verdiler. Drafttan Donovan Mitchell’ı alarak harika bir seçim yaptıklarını görmekle beraber, olası sakatlıkların Rudy Gobert’in değerini düşürebilmesi mümkün. Bu yüzden takımı Donovan Mitchell üstüne kurup, Gobert’i takaslayıp şanslarını bir başka bahara ertelemeliler. Büyüğün küçüğü ham yaptığı Batı Konferansında gerçekçi olmak gerekirse en ufak bir şansları yok.